İnsanlar Duygularını Mı Yoksa Bedenlerini Mi Değiştirmek İsterler? | Serap Ağalar

İnsanlar Duygularını Mı Yoksa Bedenlerini Mi Değiştirmek İsterler?

2021-04-14
Serap Ağalar

İnsanlar Duygularını Mı Yoksa Bedenlerini Mi Değiştirmek İsterler?

İnsanlığın doğasında her zaman onay alma ve kabul görme ihtiyacı yatar. Bu beğenilmenin ölçütünü ise toplum belirlemektedir. Güzelliğin evrensel algısı ise sürekli değişim göstermektedir. Toplumdaki çeşitli dinamikler güzelliğin değerini günden güne değiştirmektedir.

Kabul görme kaygısı, özellikle ergenlik döneminde başlamaktadır. Bireyler bu dönemde kendi doğrularını, ailenin doğrularını ve toplumun doğrularını karşılaştırıp bir kimlik arayışına girer. Özellikle çocukluk döneminde de çocuğu ailenin sevme biçimi toplum içerisindeki özgüvenini de etkilemektedir. Kişinin ergenlik ve yetişkinlik döneminde özgüveni yeteri kadar güçlü değilse içinden gelen sese değil çevresinden gelen seslere odaklanmaya başlar ve bocalar.

Kişi Kendini Olduğu Gibi kabul Ettiği Noktada Beğenilme Kaygısı Azalır!

Kişinin özgüveni, yaşam kalitesinin belirleyen bir ölçüttür. Tüketim toplumu halimiz zamanın getirdiği değişime karşı koymakta zorlanıyor. Özellikle kusursuzlaştırılmış yüzler ve bedenler her yerde gözümüze sokuluyor. İnstagram filtreleri bile kişilerin kullanım düzeyine göre kendilerini o şekilde daha da sevmelerine neden oluyor. Çünkü herkes iyi ve güzel hatırlanmak istiyor. Güzelliğin evrensel bir formülü olmadığı gibi daha çocukluk çağından erkek ve kıza yapılan yorumlarla zihne örülüyor. ‘’Okka gibi burun’’, ‘’güzel yüzlüm, Selvi boylum’’  vb. söylemlerle bir güzelliği tanımı yapılıyor fakat bu dinamikler aslında sürekli değişiyor.

Herkes hayatında bir şeyleri değiştirmek istiyor. Kimi yaşadığı ilişki problemlerinin içinden çıkamıyor ve neyi değiştirebilirim düşüncesine kapılıyor. Burada da ilk bulduğu alan kendi bedeni oluyor. Bunun değişimine gittiğinde; hem kendisi hem de çevresi için bir müddet verimliliği artıyor. Önemli olan nokta ise bu müdahalelerin ve değişim için atılan adımların kişide bağımlılık oluşturacak nitelikte eyleme geçiyor olmamasıdır. Eğer ki estetik kaygısı bireyi yönetirse yaptırdığı hiçbir işlemden memnun olmayacaktır. Bu sefer bu adımlar duygusal boşluğun yol açtığı bir arama butonundan öteye geçemez.

Elbette ki sağlıklı özgüven kişinin kendi iç ve dış dünyasıyla oluşan dengede buluşmaktadır. Bireyin kendi için yapacağı her şey eğer ki sağlıklı alınan bir kararsa onun için doğrudur demektir. Sadece bu noktadaki önemli olan durum karşıdan gelecek eleştiriler doğrultusunda etkilenmemek ve dış çevreden gelen eleştiriler sonucunda da kendini hazırlayıp ‘’ben bunu gerçekten istiyorum’’ demeden harekete geçmemektir. Çünkü kararsız atılan her adım, kişinin yaptırdığı işlemden pişmanlığa ve tatminsizliğe doğru uzayıp giden bir yol haline gelmektedir. Bunun sonucunda farklı doktor kapılarında aranan değişim çok işleme, çok işlem de kişiyi farklı birine dönüştürerek gerçek kimliğinden uzaklaşmasına etken olabiliyor.

 

Uzm. Aile Danışmanı Serap Ağalar